İnfertilite, Uluslararası İnfertilite ve Fertilite Bakımı Sözlüğü'ndeki tanımında, bir yıl ya da daha fazla sürede düzenli korunmasız cinsel ilişki sonrasında klinik bir gebeliğin oluşmaması, bir kişinin kendisinin ya da partnerinin üreme kapasitesinin bozulmasıyla karakterize bir rahatsızlık olarak tanımlanmaktadır. Primer infertilite hiç hamile kalamama olarak tanımlar. Sekonder infertilite ise, daha önce hamile kalabilmiş fakat, bir yıl ya da daha fazla süre korunmasız cinsel ilişkiye karşın hamile kalamama durumunu gösterir. Stres kavramı ise psikolojik açıdan bireyin sosyal, bilişsel veya emosyonel işleyişini değiştiren ve değişen bu durumu tekrar kurmak için yeni davranışlarda bulunmaya yönlendiren, idrak ettiği uyarıcılara yönelik verdiği kognitif, fiziksel ve ruhsal cevaplardır. İnfertilite, tıbbi ve psikososyal sorunların oluşmasına neden olan, kültürel ve dinsel yönleri bulunan, bireyin yoğun stres yaşamasına neden olan ve yaşamı değiştiren bir deneyimdir. İnfertilite ve YÜT’ün psikolojik etkilerini inceleyen çalışmalarda infertilitenin, bireysel stres, depresyon ve anksiyete düzeyini arttırdığı saptanmıştır. İnfertilite tedavi sürecinin bütün aşamalarında değişik fiziksel sıkıntılar ve psikolojik durumların meydana geldiği saptanmıştır. Kadının yumurtalarına ilaçlı uygulama yapılması, kadınlarda halsizlik, baş ağrısı ve kilo alımına, yumurtaların gelişiminin takip aşaması stresli olmasına sebep olmaktadır. Yumurtaların toplanması ultrasonografi görüntüleme ile ağır olamayan bir invaziv işlem olmasına rağmen, bu uygulamaya sonucu kadında ağrıya bağlı stres seviyesinde artış ve korku oluşturabilir. Bu durumda bireylerin stresle başetme mekanizmalarını aktif ve doğru kullanabilmeleri için profesyonel destek almaları sağlamak önemlidir. Burada ki amaç kişinin bu sürece daha rahat uyum sağlayıp süreci kontrollü bir şekilde geçirmesini sağlamaktır.
Anahtar Kelimeler: İnfertilite, Stres, Stresle başetme
|