Jinekolojik kanserler dünya çapında kansere bağlı ölümlerin başında bulunmaktadır. Geleneksel tıp kanserlerin önlenmesi, tanı ve tedavisinde ilerlemeler sağlamıştır ancak jinekolojik kanserler ve tedavilerinde oluşan rahatsız edici semptomlar kadınların yaşam kalitelerini ciddi anlamda düşürmektedir. Kansere bağlı; yorgunluk, depresyon, yetersiz uyku, tükenme hissi, ağrı, anksiyete, bulantı, kusma, mukozit, tat değişikliği, menopoz semptomları ve cinsellik sorunları yaşanabilmektedir. Kanserli hastalar, hastalıkla mücadele edebilme, tedavilerinde etkinlik görememe, semptom yönetebilme, yeni tedavilerin maliyeti ve güvensizliği, sağlık çalışanları tarafından yeterince zaman ayrılmaması, semptomlara yönelik uygulanan tedavi yan etkileriyle baş etme, kanserin nüksetme korkusuyla başa çıkma, en iyi tıbbi bakımı sağlama, kendileri için bir şeyler yapmış olma, tedaviye direnç ve en önemlisi de yaşam kalitelerini arttırma isteği ile ek tedavi arayışına yönelmektedirler. Böylece tamamlayıcı ve alternatif tedavilerin (TAT) kullanımı gittikçe artmaktadır. Avrupa'da kullanımı gittikçe artan TAT uygulamalarını bir çok kanser türü içinden en fazla jinekolojik kanser vakaların tercih ettiği görülmektedir. Türkiye’de TAT kullanımının durumuna bakılacak olursa, kadınlarda erkeklerden daha fazla olduğu görülmüştür. Tıbbi tedavilere göre düşük maliyetli, ulaşılmasının kolay oluşu TAT kullanımını arttırırken; birtakım riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu durumlar göz önüne alınınca TAT konusunda daha fazla çalışmanın yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu derlemede, güncel literatüre dayanarak jinekolojik kanserlerde TAT kullanımları ve bu yöntemlerin hastalar üzerindeki etkisi incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Jinekolojik Kanserler, Tamamlayıcı ve Alternatif Tedaviler, Kanser.
|
