“Her türlü idrar kaçırma” olarak tanımlanan Üriner İnkontinans’ın kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre daha fazladır. İnkontinansın prevalansı yaşla birlikte artmasına rağmen genç yaşlarda da görülmektedir. Etkilenen hastalarda bireysel ya da toplumsal olarak sosyal, hijyenik ve fiziksel pek çok soruna yol açabilen, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen bir problemdir. Gebelik, obezite, fekal inkontinans, kabızlık, pelvik organ prolapsusu, uzun süreli ağır egzersiz yapılması, hiperglisemi, histerektomi, vajinal doğum ve oral östrojen kullanımı üriner inkontinansın patogenezinde rol oynayan risk faktörleridir.
Devamlı ıslaklık ve irritasyona bağlı rahatsızlık kadınlarda özgüven sorunu, yüksek anksiyete düzeyi, sosyal izolasyon ve depresyona yatkınlık gibi emosyonel problemlere neden olmaktadır. Seksüel yaşamları, günlük iş ve ev içi aktiviteleri etkilenen hastalar, sosyal ve fiziksel aktivitelerini azaltmakta, sıvı alımlarını kısıtlamaktadırlar.
Üriner inkontinansın erken dönemde saptanması ve bu konuda danışmanlık yapılması kadın sağlığının gelişimine önemli katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda inkontinansın gelişmesini önlemek ve bu sorunu yaşayan kadınların tedavisinde rol almak hemşirelerin temel sorumlulukları arasındadır.
Üriner inkontinans tedavisi hastalığın derecesine göre planlanmakla beraber, semptomları azaltmaya yönelik farmakolojik ve cerrahi olmayan tedavi seçenekleri de vardır. Tedavi seçenekleri arasında başlangıç tedavisi de denilen içinde hastanın sigarayı bırakması, kilo vermesi, kafein kısıtlaması ve konstipasyonun önlenmesi adımlarından oluşan davranış tedavisi, mesane eğitimi ve pelvik taban kas egzersizi oldukça önemlidir
Bu derleme; üriner inkontinansın patogenezini, risk faktörlerini, tedavi seçeneklerini güncel araştırmalar ışığında açıklamak ve hemşirelerin hastalığın önlenmesi ve tedavisinde ki rollerini incelemek amacıyla yazılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Üriner İnkontinans, Kadın Sağlığı, Kontinans
|