BİLDİRİLER

BİLDİRİ DETAY

Özge KAYA, Nursan ÇINAR
PREEKLAMPSİ VE EMZİRME
 
Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra başlayan hipertansiyon ve proteinüri ile karakterize olan, gebelikte görülen komplikasyonlardan biridir. Preeklampsi gebeliklerin %5-10’unu komplike hale getirerek maternal, fetal ve neonatal morbidite ve mortaliteye neden olmaktadır. Preeklampsili kadınların ilerleyen yaşlarında kardiyovasküler hastalık geçirme riski vardır. Emzirmenin kardiyovasküler hastalıklar üzerine olumlu etkisi olduğu çalışmalarla ortaya koyulmuştur. Emzirme; gebelikte alınan kiloların doğum sonrasında düşüşüne yardımcı olarak aşırı kilo ve obezite ile ilgili kardiyovasküler hastalık riskini azaltmakta, kan lipit düzeyini düşürerek anneyi kardiyovasküler hastalık riskine karşı korumakta, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltmaktadır. Preeklampsi aynı zamanda miadından önce doğum için risk faktörü olabilmektedir. Miadından önce doğum komplikasyonu sonucunda, prematüre yenidoğanın anne sütü ile beslenmeye teşvik edilebilmesi ve sütün yararlarından faydalanabilmesi için, preeklampsinin anne sütünün içeriği üzerindeki etkilerini bilmek önemlidir. Preeklampsili annenin süt içeriğinin incelendiği çalışmalarda; yağ ve karbonhidrat içeriğinde anlamlı fark olmadığı, protein içeriğinde azalma olduğu, DHA(docosahexaenoic acid) ve adinopektin içeriğinde ise artış olduğu tespit edilmiştir. Süt içeriğinde DHA ve adinopektin artışının, yenidoğanın nörolojik gelişimi ve koruyuculuğunu arttırması açısından önemli olduğu bildirilmiştir. Tüm bu bilgiler ışığında hemşireler ve diğer sağlık personellerinin preeklampsili anneyi desteklemesi, emzirmenin hem anne hem de bebek için iyileştirici özellikleri konusunda doğum öncesi dönemden başlayarak eğitimler düzenlemesi ve emzirme konusunda anneyi teşvik etmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu derlemenin amacı, emzirmenin preeklampsili annelere ve yenidoğana faydalarını kanıta dayalı güncel bilgiler ışığında tartışmaktır.

Anahtar Kelimeler: Preeklampsi, Emzirme, Anne Sütü



 


Keywords: